31 Aralık 2010 Cuma

27 Aralık 2010 Pazartesi

Çekiliş Sonucu ve Ankara Yolları :)

14 kişinin katıldığı çekilişimi az önce yaptım. 
İşte kazanan...


ælif:) Broşun ve dizilerini en yakın zamanda hazırlayacağım.
Yarın sabah Ankara'ya gidiyorum. 29'u gece geri döneceğim. Dönünce hediyeleri paketleyip vereceğim :) İyi günlerde kullanırsın inşallah...

Bu arada yeni temam nasıl??? Mersin'e geç olsada kış geldi artık. Bloguma gelsin istedim:)

22 Aralık 2010 Çarşamba

Hello Kitty :)

Hello kitty'nin şirinliğine kapılıp bi tanede ben yapmaya karar verdim.
İşte Malzemeler:

Ve sonuç:


Geçen gün telefonum yere düşünce bi kabı olmasının zamanının geldiğini anladım :


21 Aralık 2010 Salı

Şal deseni ve Yıldız (gibi) çiçek :)

Şal deseni her zaman hoşuma gitmiştir. Şal desenine benzeyen bi şey yapmaya karar verdim. Hep koyu renk çalışıyordum bu sefer açık bi renk kullanayım bari dedim. Ve işte 2 saatlik uğraşın sonucu...

 Pek seçilmiyor olabilir ama kendileri ışıl ışıl parlıyor. Uzun zamandır kesme boncuklarla bi şeyler yapmamıştım. Şu boynum kopmak üzere :( Bi de kendileri aslında tatlı bi yeşil. Kameradan sanırım soluk çıkmış. Buraya koymak için çektiğim fotoğrafların rengi nedense hep cansız çıkıyor :(
 Neyse yıldız çiçeğim ise böyle bi şey:

Ben yoruldum ama bi sims oynamayı da hakettim sanırım :) Yaşasın Sims3 :)

Mor İnek'ten Yılbaşı Çekilişi...

 Mor İnek kendi yaptığı bu güzellikleri bizlerle paylaşmaya karar vermiş. Bunun için buraya bi tık... Herkese bol şans :)

20 Aralık 2010 Pazartesi

Yeni yeni broşlar ve Çekiliş :)

Dün yaptığım kırmızı broşun üstüne bugün gaza gelip iki tane daha yaptım...Gerçi arkalarının iğnesini takmadım daha. Sonbahar geçti ama ben bu renkleri çok seviyorum. Kurumuş çiçekleride anımsatıyorlar bana... Bi tanesini yılbaşında vermek için müstakbel yengeme yaptım. İşte onun için pembiş broş :)

Vee bu kırmızı olanı ise 20 tane izleyicim olması şerefine birine vereceğim (çok şahane bi şey değil ama :). Ayrıca yanında Hana Yori Dango (1. ve 2. Sezon + Film) ve Playful Kiss bölümleride var.  Çekiliş yapacağım. Bi şartım var : Size ulaşabileceğim bi mail adresi yazıp buraya yorum olarak atın. İzleyici olup olmak sizin kararınız. Bi artısı eksisi yok yani :) 27 Aralık 23:00da son bulacak. Böylece yılbaşı hediyesi gibide olacak. Bol şans :)


19 Aralık 2010 Pazar

Kıpkırmızı güller :)

Kış aylarında daha bi güzelleşiyor bence kırmızı rengi. O yüzden bu aralar kırmızı rengini daha çok kullanıyorum keçelerimde. İşte son güllerim... Broş mu yapsam toka mı yapsam karar veremedim. Sizce ne yapayım???

17 Aralık 2010 Cuma

Yeni kabanım ve tacım

Bugün annemle beraber gittik Bershka'ya. Dün dönüp dolaşıp bi kaban beğenmiştim. Kararsızdım beraber bakalım dedik. Denedim ve beğendim. Diğer kabanlar gibi vücudumdan ayrık durmuyordu. Yani belime oturan bir model. 
Önden boğazına kadar düğmeleri var. Arkasındada plileri. Böylece insanın vücuduna daha iyi bi şekilde oturuyor. En azından ben böyle olduğunu düşünüyorum.
 Fiyat 99 lira. Kasaya gittik 139 dedi. Noluyor dedik 99 yazıyor etikette. Önce yanlış yazılmış dediler. Sonra Müşteri değiştirmiş dediler. Dedim etiketi mi değiştirmiş müşteri. Evet değiştiriyorlarmış. Kalın ip oluyor böyle ucunda kelepçe takıldı mı açılmayanlardan. Bunu kim açıpta 139 yerine 99luk etiketi koyduysa alnından öpüyorum. Neyse dedim hadi yemiş olalım. Aldık kabanı. 
Önce Stradivarius şimdi burası. Ya bende mi sorun var yoksa bana mı denk geliyor bunlar anlamış değilim. 
Bi laf var: "Akıllısı beni bulmaz delisi k....dan ayrılmaz." :)

Peki bu elbise ne? Bu benim mezuniyet gecesindeki elbisem. Kendisini çok aramış zor bulmuşum. Bu rengi bulmak için Mersindeki bütün mağazalarım talan etmiştim. Üstüne bide bi sürü para verdik kimseyle aynı olmasın diye. Peki noldu? Aynı model hemde aynı renk :( Neyse maksat eğlence dedim. Yanyana fotoğraf bile çekildik :)
Gelelim elbiseyi neden koydum. Yan tarafında bulunan süsü çok hoşuma gitmişti. Yaptığım taçlarda kullanmaya karar vermiştim. Bi kaç taçta yaptım. Hatta bi tanede teyzeme.
Dün gece blogları gezerken keçeden yapılan çok güzel güllere rastladım. Bu güller yaptığım taçlara benziyordu. Bende hemen uygulamaya geçtim.Ve işte sonuç Kırmızı ve Siyah güller :) Nasıl yapıldığını görmek için Mor İnek'in bloguna bakabilirsiniz. Ben ondan ilham aldım, belkide siz benden. Hadi kolay gelsin :)

16 Aralık 2010 Perşembe

Mersinde bir gezinti :)

  Dün Pudra tozunda Aydın'ı görünce ne zamandır yapmak istediğim bir şeyi bugün yapmaya karar verdim. Zaten aybaşıda gelmiş :) Bi güzel alışverişimide yaparım diye çıktım Forum yoluna.

Şirin mi şirin bir kardanadam ailesi girişte karşıladı beni :)  Yerim ben senin şekerini ya :) Hmm acıktım demek :) Hemencik yemeğimi yiyip vitrin turu atmaya başladım. Yine Mudoda çok güzel şeyler beğenmeme rağmen elim boş bir şekilde çıktım. Çok güzel bir süveter vardı yünden, böyle tatlı bi pembe :) 
Vee Mangoda %40-50 indirim vardı. Çok güzel elbiseler 49 liraya düşmüş, yine pantolonlar 29 liraydı. Burdan bi şey alamadan çıkmayı becerdim. Benden iyi bi eş olur bunu anladım. Bütçeye zararım yok fazla :)

O kadar vitrine baktım bence Park Bravonun vitrinini en güzeliydi . (Bu arada en soldaki elbiseye bayıldım. Fiyatı 167 liraydı sanırım).
Park Bravonun yanında La Senza var. Ordaki yılbaşı çelengini yapanın zekasını kutlamak isterim :) Ürünlerini çok güzel bir şekilde kullanmışlar. 
Malesef fotoğrafını çekemedim. Fazla dikkat çekeceğimi düşündüm :)
Bu fotoğrafları çekerkende bi garip hissettim kendimi. Güvenlikler "napıon la orda?" diyecek diye bekledim :)

Bu kadar dolandıktan sonra Bershka'dan bi sweet alıp çıktım :) O kadar yumuşak kiii, sarılmak istiyorum boyna :)

 Mersinde eskiden (çokk eskiden değil ama :) Forumdan önce gençliğin genelde tercih ettiği, babasının arabasını kapanın geldiği bi sokak vardı. Şimdi eski halinde eser yok.  Nerden mi bahsediyorum? Tabi ki Kushi mato sokağı. Bi Türk-Japon kardeşlik şeysi (neysi adını sen koy işte bulamadım :) Sokağın sonundaki Mado canlılığını koruyor hala. Adamlar hala deli gibi iş yapıyor.

Ama bizim gittiğimiz bi yer var. Cafe 5dk. Çok şirin bi yer. Güzel havalarda oturabileceğiniz birde bahçesi var. Tabi kii güzel içecekleride... Yazın soğuk çikolataları çok güzel oluyor. Değişik aromalarla ya da dondurma ile tavsiye ederim :) 

 Mersin gezilirde sahile gidilmez mi??? Gidilir. Gidilir de uçak görülmez mi? Görülür. Biri İstatistik tutsa sanırım Mersin'e gelenlerin %99,9'unun uçağın altında bi fotoğrafı vardır. Klasiktir. Ya da gemiyle çekilir. Hatta geminin uzanan halatını çekenlerin bile varlığı tespit edilmiştir :) O zaman işte sahil...

Bugün hava yine Mersin'e özgü bazen güneş açtıran bazen rüzgar estiren cinstendi. Sahildeyken coşup rüzgara çevirmiş dalgaları üstüme üstüme atmıştır :) Yine şanslısınız. O güzel güneşli günlerden güzel bi kaç fotoğrafım var :)


Burası Marina. Balıkçı tekneleri, gezi yatları burda olur genelde. Birde balık ekmek tekneleri burdadır. Ha birde Mersin'e gelipte balık ekmek yemeden gitmek olmaz. En iyisini Balıkçı Arif yapıyor sanırım. Arkadaşlarla genelde oraya giderizde :)


Eee Lunaparkımızda var:) Çocukluğumdan beri gitmedim diyebilirim. Kuzenimle gittiğimiz o saçma korku tünelini saymazsak. Bi tünel bu kadar korkunç olabilir. Karanlıktan bişey görebilsem korkacağım ama göremedim ki... Eğer giderseniz tabelaya bakmadan girmeyin..."Tünelimizde canlı hayalet yoktur."
Gelemeyenler için kısacık bi Mersin turu. Denizi ve upuzun palmiyeleri ile Mersin :) Fotoğraflara tıklarsanız daha büyük hallerini görebilirsiniz (O zaman daha güzel gözüküyorlar :)

9 Aralık 2010 Perşembe

Haydee :) Av Mevsimi

Bugün Av Mevsimini seyrettik sinemada. Polisiye olarak basit filmdi yani olayı çabucak kavrayabiliyordunuz ama görüntüleri güzeldi. Özellikle ilk sahnelerde yer alan orman öyle güzelki :) Tabi filmin en akılda kalan yönü (bence) Cem Yılmaz'ın dillere dolanan şarkısı : tıkkk
Döndüre döndüre dinliyorum. Çok eğlenceli bi şarkı :)

7 Aralık 2010 Salı

Paris When It Sizzles (1964) ve Yeni Taçlarım

Bir Audrey filmi daha :) "Paris When It Sizzles"... Richard Benson (William Holden) ünlü bir senaristtir. Alexander Myerheim (Noel Coward) ona bir film yazması için 19 hafta önce talimat vermiştir. Daha tek kelime bile yazılmamış bu filme gereken ödeme yapılmış sonuç beklenmektedir. 
İşte bu noktada Gabrielle Simpson (Audrey Hepburn)  devreye girer. Gabrielle daha önce senaristlerle çalışmış, onlara senaryonun daktilo ile yazılmasında yardım etmiş ve sinema ile ilgilenen bir kızdır. Richard ve Gabrielle gerçek ile senaryonun karıştığı iki günlük bir serüven yaşarlar.
 

Anlayacağınız film içinde film :) Sinatra'nın seslendirdiği gibi filmin adı "The Girl Who Stole thr Eiffel Tower" (Eyfeli Çalan Kız). Senaryoda dünya çapında usta hırsız ve yalancı Rick ile normal bir kız olan Gaby'nin 14 Temmuz günü yaşadıkları anlatılır. Richard'ın tabiri ile sürekli ters çevirmeyle seyirciyi şaşırtarak senaryoyu oluştururlar. 
 

Güzel senaryosu olan güzel bir film. Sıkılmadan izlenebilecek bir film. Bazen komedi bazen romantizm. Audrey'in kıyafetlerini çoğunu beğenmeme rağmen neden kadının vücuduna uygun kıyafet giydirmemişler anlamadım. Bel kısmı oturan kıyafetler zayıf olan Audrey'nin kocaman bir baseni varmış gibi gösteriyor. En çok mavi geceliğini beğendiğimi belirtmeden geçemem. Ve şurda çekilen sahneleri... 


İzleyin izlettirin :)
Gelelim taçlarıma. Kendime bi manken buldum artık:) Kendisi 2.5 yaşında olup adı Tombiş U. Benim bitanecik ayım :)

Nasıl şirin dimi??? :) Bana çekmiş... ^.^
Şimdiii...Sıra taçlarımda. Annem artık bu iyi olmaya başladığımı söylüyor. Anneler böyle sanırım. Hep iyi gözle bakıyorlar. Hmmm... Biraz sade oluyor bazıları ama ben böyle seviyorum. 

Nasıl olmuşlar???

6 Aralık 2010 Pazartesi

İlk Gülüm - Yeşil Taç


İşsizlik elime vurdu :) Yeni tacım... Nasıl? Beğenen var mı? :) Annem hep beğeniyor, anlayamadım güzel mi değil mi? :)

5 Aralık 2010 Pazar

Kpds ve malzemelerimin ilk mahsülleri :)

Bugün Kpds sınavı için Adana-Mersin arası mekik dokumaktan yoruldum. Sabahın köründe kalktık ailecek sınava gittik. Lanet olsun Ösym. Saat yok, bozuk para yok, metal eşya yok. Korkumdan  saçıma toka takamadım. Neyse sınavda okunmamış şekerimiz, kalemimiz, silgimiz hatta peçetemiz bile verildi :) Sorular mı??? Okumaktan sıkıldım. Yok kardeşim yabancı dil bana göre değil. Bütün suç bende değil ama. Bu kadar sıkıcı konu mu seçilir. "Arkadaşımın oğlu evlencekmişmiş, benim işim varmış, gidemeyecekmişim."  Eeee... "Hadi ne söyleceksin arkadaşına." Yok artık.Üds'de hiç olmazsa ilginç makaleler vardı. Pehhh... Daha Kpss'den yarar göremedim. Kpds'den mi göreceğim :)
Gelelim yaptığım taçlara:) Yepisyeni malzemlerimle büyük bir sevinçle yaptım hemencik. İşte taçlar...


Yorgun bir pazar günü daha böylece sona erdi :)

3 Aralık 2010 Cuma

Malzemelerim geldi:)

Ayın birinda malzeme sipariş ettiğimi söylemiştim. Dün Ptt Kargonun sitesinden akşama kadar takip ettim. Kargo Ankara'ya gitti orda kaldı. Bu sabah saat 10 sularında "Postaaaa" şeklinde çalan kapımızla şaşkınlığa uğradım. Malzemelerim gelmişti. Hemde Neslihan'ın bana gönderdiği hediyelerle :) İşte malzemelerim :

Siyah, koyu kahverengi, koyu kırmızı, mavi, beyaz, koyu yeşil, pembe, açık pembe, toz pembe keçe çiçekler ve şu kelebekleri sipariş etmiştim. Neslihan ne yapacağımı sorup uygun birşeylerde ekleyeceğim demişti. Sarı, turuncu fıstık yeşili ve mor keçe ile bu güzel danteller ve çok ihtiyacım olan taçlar gönderdi. Kendisine çok teşekkür ediyorum :)

2 Aralık 2010 Perşembe

Oh My Lady (2010) ve LG


Yoon Kae Hwa 35 yaşında eşinden boşanmış tek kızıyla ortada kalmıştır. Sung Min Woo ise sadece yakışıklı olması ve seksi vücudu ile ün kazanan, genç kızların "oppası" (ilgi duyulan yaşça büyük erkeklere deniliyor) oyunculuğu kötü bir aktördür. Min Wo geçmişinde yaşadığı bir skandal yüzünden hayatına dikkat etmek zorundadır. Bu sırada ortaya çıkan küçük bir kız ortalığı karıştırır. Bunun üzerine Kae Hwa, Min Wo'nun evinde çalışmaya başlar. 

 
(Şu kızın tatlılığına bak yaa:)

Kae Hwa bir yandanda ajansta çalışmaya başlar. Ajans borçlar yüzünden sıkıntıdadır. Bu sıkıntıları atlatabilmek için son bir müzikal sahnelemeye çalışırlar. Müzikalin ilgi toplaması için Min Wo'ya (Kae Hwa'nın tabiri ile "Berbat oyunculuk"a) başrol teklif ederler. Min Wo batan bir şirketin işine el atacak mıdır?

Bu dizi kullandıkları telefonları çok beğendim ben ^^ LG Lollipop Cyon. Gelen aramalarda, aramayı yapan kişin adı kapaktan akıyor. Yine gelen aramada sesi kısmak için telefonu ters çeviriyorsun veee ses kısılıyor. Kapağın uç kısımlarında ışıklar var.  Kapakta fotoğraftada görüldüğü gibi ışıklı animasyonlar oluyor.  Ama birazcık uzun bir telefon. Benim için tek sorun olan kısmı fiyatı idi. "Fazla özelliği olmayan bir telefona bu fiyat olmaz" denerek abim tarafından geri çevrildim T.T Ayrıca bu telefonun bi eksi özelliği sadece teknosa tarafından temin edilmesi ve bence bu yüzden fiyat bu kadar yüksek. Bu geri çevrilmeden dolayı arayışlarım sonucu yine LGden bir telefon beğendim (LG GT540). Çok güzel bir telefon ve fiyat/özellik oranı çok iyi. İphone gibi özelliği yok ama onun gibi pahalı değil. Hoş bir dokunmatik. Arada tıkanıyor ama sistemler yeni olduğu için böyle olduğu söylendi. Bu telefon hakkında daha fazla bilgi isterseniz : Buraya bakabilirsiniz.

Sonuç: Diziyi ve telefonu tavsiye ederim. Dizi; eğlenceli ve romantik. Telefon; şık ve kullanışlı.

DIY- Etek ve Taç

Dün çarşıda yaptığım alışverişte 2m uzunluğunda bir dantel almıştım. Bunu daha önceden aldığım bir eteğin boyunu azcıkta olsa uzatmak amacı ile kullanmaya karar vermiştim. Kullanılan dantelin ucundan biraz arttığını görünce "İsraf olmaz bunu da değerlendirelim." dedim. Ve işte yepyeni eteğim ve ona uyumlu tacım :)


Saçımda tacımla :)


Giymek için sabırsızlanıyorum:) Sizce nasıllar??? :)

1 Aralık 2010 Çarşamba

İlk İnternet Alışverişi :)

Bunca zaman dayandıktan sonra ilk internet alışverişimi gerçekleştirdim.  Bir hafta önce cnm kardişimle konuşurken bloglarda gördüğümüz güzel taçlar, broşlar vb. şeylerden bahsetmeye başladık. Sonra ortaya çıkan fikir ile bir işe giriştim işte. "Neden bende yapmıyim?" Hadi bakalım başlıyorum dedim ama elde ne malzeme var ne bir şey. Hadi yap, yapsana... Yok. Neyse bütün çarşıyı dolandıktan sonra elimdeki iki parça pahalı keçe, azcık bir kumaş ve üç beş boncukla eve döndüm. Açtım beğendiğimiz taçları...Yok olmuyor... Bu da kötü oldu. Adamda malzeme var kardeşim derken, başladım internette malzeme aramaya. Burda, çok güzel şeyler ortaya çıkaran Demet'inde  yardımı ile (hafif gaza geldim :) alışveriş yapmaya karar verdim. 
Öncelikle kendime bi sanal kart oluşturdum. Sonra pasaj.com'a girdim. burdan güzel güzel malzeme araştırdım. Bulduğum mağaza sahibi çok yardımseverdi ve onun sayesinde ilk alışverişimi gerçekleştirdim bu sabah. Veee işte Neslihanın bana özel hazırladığı paket... 

İnşallah yarın ya da öbür gün elimde olur. Çok sevinçliyim:) Bu arada yine çarşıya gittim tüller, fermuarlar ve eteğimin kenarı için dantel aldım :)