Humphrey Bogart ve Audrey Hepburn'nün başrollerini paylaştığı bir film. Sabrina (Audrey Hepburn) Larrabe ailesinin şöforünün kızıdır.(Dış kapının mandalının çivisi gibi oldu :P ) Larrabe Ailesinin küçük oğluna aşık olmuştur ama nafile. Çünkü David azılı bir çapkındır. Onu unutmak üzere gittiği Paristen döndüğünde neler olacak? İşte bu noktada David'in abisi Linus (Humphrey Bogart) devreye giriyor.
Bu filmde en çok beğendiğim söz Baron St. Fontanel'den geldi.
"Mutlu bir aşık souffle'yi yakar. Mutsuz bir aşık fırını yakmayı unutur."
"A woman happily in love, she burns the souffle. A woman unhappily in love,she forgets to turn on the oven."
"A woman happily in love, she burns the souffle. A woman unhappily in love,she forgets to turn on the oven."
la vie en rose'u ilk bu filmde duymuştum. bu bakımdan sabrina benim için biraz da la vie en rose'dur :)
YanıtlaSilDaha önce farketmemiştim. Dinleyince tanıdık geliyor hemen içine çekiyor. Güzel şarkı:)
YanıtlaSil